Eğilimin anlamı nedir ?

Ferican

Global Mod
Global Mod
Eğilim: Kendimize Mi, Dünyaya Mı Uymalıyız?

Herkese merhaba, forumdaşlar! Bugün karşınızda cesur ve eleştirel bir yazıyla çıkıyorum. Hepimizin üzerine kafa yorduğu ama aslında derinlemesine tartışmaktan kaçındığı bir konu var: Eğilim. Söz konusu eğilim olduğunda, hepimizin bir yönü var. Kimisi zamanın modasına, toplumsal normlara, diğerleri ise kendi iç dünyasına, duygusal ihtiyaçlarına ve değerlerine göre şekillendiriyor hayatını. Ama bu eğilimlerin ne kadar gerçekçi, doğru ve sağlıklı olduğunu hiç sorguladık mı? Gerçekten kendimize mi eğiliyoruz, yoksa başkalarının, toplumun, kültürün bize dayattığı şekillere mi uyuyoruz?

Hadi gelin, bu yazıda eğilimlerin anlamını derinlemesine ele alalım. Erkeklerin genellikle stratejik, kadınların ise daha empatik ve insan odaklı yaklaşımlarını göz önünde bulundurarak tartışmaya farklı açılardan bakalım. Fakat burada amaç, herkesin kolayca onaylayabileceği genellemeler yapmak değil; aksine, eğilimler üzerine düşündürtecek, provokatif ve cesur sorularla forumu harekete geçirecek bir tartışma başlatmak!

Eğilim: Toplumun Yönlendirdiği Bir Yansıma mı?

Eğilimlerin anlamı, bana kalırsa, aslında büyük ölçüde toplumsal bir inşa. Toplum, bize neyi doğru, neyi popüler ve neyi “iyi” kabul etmemiz gerektiğini sürekli olarak dayatıyor. Günümüzde “eğilim” deyince aklımıza ne geliyor? Moda, sosyal medya trendleri, popüler kültürün şekillendirdiği davranış biçimleri… Sonuçta eğilimler, çoğu zaman bireysel kararlar değil, toplumsal beklentilerin birer yansıması oluyor. Hatta bazen bu eğilimlere karşı çıkmaya cesaret gösterdiğimizde, toplumun baskısını hissediyoruz. “Sana ne oluyor?” ya da “Sadece senin düşüncelerin böyle” gibi söylemlerle karşılaşıyoruz. Eğilimlere uymamak, neredeyse bir tabu haline geliyor.

Peki, toplumsal eğilimlere uymamak gerçekten yanlış mı? Yoksa toplumun dayattığı bu eğilimler sadece bir tür kontrol mekanizması mı? Erkekler için eğilim, çoğu zaman stratejik bir şey olabilir. “Toplumun nereye gittiğini görmek ve ona uygun şekilde hareket etmek” anlayışını benimseyen erkekler, genellikle toplumun ihtiyaçlarını ve beklentilerini çözüm odaklı bir şekilde analiz ederler. Bir nevi "problem çözme" yaklaşımıyla eğilimleri kucaklarlar. Ancak bu yaklaşım, bireysel farklılıkları göz ardı edebilecek kadar basit ve dar bir perspektife sahip olabilir.

Kadınlar ve Eğilim: İnsana Yönelik Bir Algı mı?

Kadınlar için ise eğilim, daha çok empatik bir bağ kurma ve ilişkiyi anlamlandırma çabasıyla ilgili olabilir. Eğilimlere yaklaşım, çoğu zaman “bireysel değerler” ve “insan odaklı” düşüncelerle şekillenir. Kadınlar, toplumun dayattığı eğilimlerden ne kadar uzaklaşsalar da, yine de toplumsal bağlamdan etkilenirler. Ancak burada mesele, kadınların eğilimlere bakış açısının, daha fazla “duygusal doğruyu” ve “insanla bağ kurma” çabalarını içeriyor olmasıdır. Çoğu kadın, bir eğilim hakkında düşündüğünde daha çok nasıl hissettiklerini, başkalarının nasıl hissettiğini ve bu eğilimin kimseye zarar verip vermediğini sorgular. Onlar için eğilim, kişisel bir seçimden çok, toplumun “insana ne kattığı”na dair bir tartışma başlatır.

Fakat burada önemli bir eleştiri şu ki; kadınlar, toplumdan gelen eğilimlere bazen fazla empatik yaklaşarak kendi değerlerini göz ardı edebilirler. Bu empati, bazen yüzeysel veya basit eğilimlere karşı aşırı bir uyum sağlama şeklinde kendini gösterebilir. Bu eğilimlerin “gerçekten kim olduklarıyla uyumlu olup olmadığını” sorgulamak yerine, sadece insanları ve toplumu memnun etme çabasıyla şekillenirler.

Eğilim ve Bireysellik: Gerçekten Kim Olmalıyız?

Burada asıl kritik soru şu: Eğilimlere uymak, gerçekten kim olduğumuzu bulmamıza mı yardım eder, yoksa bizi “toplumun robotları”na dönüştürür mü? Eğitim, kültür, medya, sosyal medya, popülerlik... Bütün bunlar, insanları kendilerine benzemeyen bir yolda sürüklüyor. Ve biz, bir şekilde buna "eğilim" diyerek, bu süreci daha kabul edilebilir hale getiriyoruz. Ancak, bu eğilimlerin arkasında çoğu zaman gerçeği bulma ve özgürce birey olma çabası yatmıyor. Toplumsal baskılar, bireylerin kendi yollarını bulmalarını engelliyor. Kadın ve erkekler arasında eğilimlere farklı açılardan yaklaşım olsa da, hepimiz, toplumun dayattığı bu eğilimleri kabul etmek zorunda kalıyoruz.

Evet, toplumun eğilimlerine uymak “popüler” olabilir, ama bunun altında yatan, gerçekten kim olduğumuzu sorgulamak mı yoksa toplumun dayattığı şekilde yaşamak mı? Birey olarak, eğilimleri kabul etmek mi, yoksa onlara karşı durmak mı doğru olur? Buradaki en büyük tezat şu: Eğilimlere uyarken gerçekten özgür olabilir miyiz?

Sonuç: Eğilimlere Karşı Durmalı mıyız?

Arkadaşlar, burada sizlere çok provokatif sorular yönelttim. Çünkü asıl mesele bu eğilimlerin nereye bizi götürdüğü, ne tür bir insan olacağımız ve kimliklerimizi ne ölçüde toplumun beklentilerine göre şekillendirdiğimizle ilgili. Hep birlikte bu konuda tartışalım, ne dersiniz? Erkekler stratejik ve problem çözme odaklı yaklaşarak eğilimlere uyarken, kadınlar duygusal ve insan odaklı bir yaklaşım benimseyebilir mi? Eğilimlere uymak bizi gerçekten özgürleştiriyor mu, yoksa sadece toplumun bir parçası mı yapıyor? Eğilimler üzerine ne düşünüyorsunuz?

Yorumlarınızı, eleştirilerinizi bekliyorum!
 
Üst