Engelli ve Özürlü Ne Demek?
Toplumda sıkça karşılaşılan ve bazen yanlış anlaşılabilen terimler arasında "engelli" ve "özürlü" yer almaktadır. Bu iki terim, bazen birbirinin yerine kullanılmakla birlikte, belirli farklar ve anlam derinlikleri taşımaktadır. Engellilik ve özürlülük kavramları, bir bireyin fiziksel, zihinsel veya duyusal işlevsellikteki eksiklikleri nedeniyle hayatını nasıl sürdürdüğü ile ilgili önemli bir yer tutar. Ancak bu terimler, doğru bir şekilde kullanıldığında, toplumsal farkındalık ve empatiyi artırıcı bir rol oynar. Bu makalede, engelli ve özürlü terimlerinin anlamları, farkları ve toplumsal yansımaları üzerinde durulacaktır.
Engelli ve Özürlü Kavramlarının Tanımları
"Engelli" terimi, kişinin fiziksel, zihinsel veya duyusal bir yeti kaybı nedeniyle günlük yaşantısında zorluklar yaşaması durumunu tanımlar. Engelli bireyler, genellikle doğuştan ya da sonradan meydana gelen hastalıklar, kazalar veya genetik faktörler nedeniyle vücutlarının bazı işlevlerini yerine getiremeyebilirler. Engellilik, tek bir alanla sınırlı olmayıp, birden fazla alanı etkileyebilir; örneğin, görme engelliliği, işitme engelliliği, fiziksel engellilik, zihinsel engellilik ve nörolojik engellilik gibi çeşitli türleri bulunmaktadır.
"Özürlü" ise, genellikle engellilik durumunu tanımlamak için kullanılan eski bir terimdir. Ancak günümüzde, "özürlü" kelimesinin, toplumda negatif ve küçümseyici bir anlam taşıdığı düşünülmektedir. Özürlü terimi, insanların kendilerinde bir eksiklik ya da kusur olduğunu hissettirebilir, bu nedenle pek çok uzman ve engelli bireyler, "özürlü" teriminin kullanılmasını tercih etmezler. Bunun yerine, daha saygılı ve olumlu bir dil kullanarak "engelli" ifadesi tercih edilmektedir.
Engelli ve Özürlü Terimlerinin Kullanımı Arasındaki Farklar
Engelli ve özürlü terimleri arasındaki farklar yalnızca dilde değil, anlamda da belirgindir. Engelli terimi, daha nötr bir dil kullanımıyla, bireylerin yaşadığı güçlükleri objektif bir şekilde ifade eder. Engelli birey, eksik veya kısıtlı bir yeteneğe sahip olduğu için belirli aktivitelerde ve toplumsal yaşamda zorluklar yaşayabilir. Bu tanım, kişinin kendisini bir "kusur" olarak görmemesi ve toplumsal entegrasyonunun sağlanmasına olanak tanır.
Özürlü terimi ise, bir bireyi bir şekilde "kusurlu" ya da "eksik" olarak tanımlama eğilimindedir. Bu ifade, çoğunlukla olumsuz bir izlenim bırakabilir ve engelli bireylerin kendilerini dışlanmış ya da eksik hissetmelerine yol açabilir. Son yıllarda, engellilikle ilgili toplumsal algının olumlu yönde değişmesiyle birlikte, "özürlü" terimi, daha çok eski bir dil kullanımı olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, "engelli" teriminin daha yaygın ve kabul görmüş bir kullanım haline geldiği söylenebilir.
Engellilik Türleri ve Özellikleri
Engellilik, çeşitli türlerde ve farklı derecelerde olabilir. Bir bireyin engelliliği, fiziksel, zihinsel, duyusal ya da psikolojik anlamda farklı boyutlarda olabilmektedir. Engellilik türleri, bireyin yaşamını etkileme şekline göre çeşitlenebilir.
1. **Fiziksel Engellilik**: Bu tür engellilik, bireyin vücut fonksiyonlarının normal işleyişini etkiler. Örneğin, bir kazadan sonra kolların veya bacakların işlevsizlik kazanması, fiziksel engelliliğe örnek gösterilebilir. Bu tür engellilikler, hareket etme, yürüme veya taşıma gibi günlük aktiviteleri zorlaştırabilir.
2. **Zihinsel Engellilik**: Zihinsel engellilik, bireyin düşünsel süreçlerinde yavaşlama, sınırlı öğrenme kapasitesi ve düşük zeka seviyeleri ile kendini gösterir. Bu tür engellilik, kişinin sosyo-duygusal gelişimini ve toplumsal ilişkilerini etkileyebilir.
3. **Duyusal Engellilik**: Duyusal engellilik, kişinin görme, işitme veya dokunma gibi duyularında kayıplar yaşaması sonucu ortaya çıkar. Örneğin, körlük veya sağırlık bu tür engellilikler arasında yer alır. Duyusal engellilik, bireyin çevresiyle iletişim kurma şekli üzerinde önemli etkiler yaratabilir.
4. **Psikolojik ve Nörolojik Engellilik**: Psikolojik engellilik, kişinin zihinsel sağlık durumuyla ilgilidir. Depresyon, anksiyete bozuklukları ve şizofreni gibi psikolojik rahatsızlıklar, bireyin yaşam kalitesini etkileyebilir ve toplumsal entegrasyonlarını zorlaştırabilir.
Engelli Bireylerin Toplumsal Entegrasyonu
Engelli bireylerin topluma entegrasyonu, yalnızca fiziksel erişilebilirlikten ibaret değildir. Eğitim, iş hayatı, sağlık hizmetleri ve sosyal yaşantı gibi alanlarda da eşit fırsatlar sunulmalıdır. Bu bağlamda, engelli bireylerin toplumsal yaşamda yer alabilmesi için devlet politikaları, toplumun genel tutumu ve bireylerin bilinçlenmesi kritik öneme sahiptir.
Toplumsal entegrasyon, engelli bireylerin haklarının korunması ve onlara saygı gösterilmesi açısından büyük önem taşır. Bu konuda, engelli bireylerin eğitim alma hakları, sağlık hizmetlerinden faydalanma olanakları ve istihdam fırsatlarına erişim gibi pek çok başlık gündeme gelmektedir. Engelli bireylerin toplumda eşit bireyler olarak kabul edilmesi, daha kapsayıcı bir toplum oluşturulmasında temel bir rol oynar.
Engelli Bireyler İçin Hukuki Düzenlemeler
Engelli bireylerin hakları, dünya genelinde çeşitli hukuk sistemlerinde düzenlenmiştir. Birçok ülke, engelli bireylerin toplumsal hayata katılımını sağlamak amacıyla yasalar çıkarmış ve politikalar geliştirmiştir. Türkiye'de de engelli bireylerin haklarını korumak amacıyla 2005 yılında "Engelliler Kanunu" kabul edilmiştir. Bu kanun, engelli bireylerin eğitime erişimi, iş hayatında yer alabilmesi, fiziksel engellerin kaldırılması ve sosyal yaşamda daha aktif bir şekilde yer alabilmesi için bir dizi düzenlemeyi içermektedir.
Ayrıca, uluslararası düzeyde de Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi gibi belgeler, engelli bireylerin haklarını güvence altına almak için önemli bir referans kaynağıdır. Bu tür düzenlemeler, engelli bireylerin yaşamlarını daha bağımsız ve sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesine olanak sağlar.
Sonuç
Engelli ve özürlü terimleri arasındaki farklar, dilin gücünü ve toplumsal algıyı yansıtmaktadır. Engelli bireyler, toplumda eksiklik olarak görülmemeli, aksine onların farklı ihtiyaçlarına saygı gösterilerek desteklenmelidir. Toplumsal farkındalık, engelli bireylerin daha iyi yaşam koşullarına sahip olmalarını ve toplumsal yaşama tam anlamıyla katılabilmelerini sağlamak adına kritik bir faktördür. Özürlü terimi ise, eskiden kullanılan ancak zamanla yerini daha saygılı ve doğru bir dil kullanımı olan "engelli" terimine bırakmıştır. Engellilik, yalnızca bir bireyin fiziksel ya da zihinsel durumunu değil, toplumsal yapıyı, erişilebilirliği ve eşitliği de ilgilendiren çok boyutlu bir olgudur.
Toplumda sıkça karşılaşılan ve bazen yanlış anlaşılabilen terimler arasında "engelli" ve "özürlü" yer almaktadır. Bu iki terim, bazen birbirinin yerine kullanılmakla birlikte, belirli farklar ve anlam derinlikleri taşımaktadır. Engellilik ve özürlülük kavramları, bir bireyin fiziksel, zihinsel veya duyusal işlevsellikteki eksiklikleri nedeniyle hayatını nasıl sürdürdüğü ile ilgili önemli bir yer tutar. Ancak bu terimler, doğru bir şekilde kullanıldığında, toplumsal farkındalık ve empatiyi artırıcı bir rol oynar. Bu makalede, engelli ve özürlü terimlerinin anlamları, farkları ve toplumsal yansımaları üzerinde durulacaktır.
Engelli ve Özürlü Kavramlarının Tanımları
"Engelli" terimi, kişinin fiziksel, zihinsel veya duyusal bir yeti kaybı nedeniyle günlük yaşantısında zorluklar yaşaması durumunu tanımlar. Engelli bireyler, genellikle doğuştan ya da sonradan meydana gelen hastalıklar, kazalar veya genetik faktörler nedeniyle vücutlarının bazı işlevlerini yerine getiremeyebilirler. Engellilik, tek bir alanla sınırlı olmayıp, birden fazla alanı etkileyebilir; örneğin, görme engelliliği, işitme engelliliği, fiziksel engellilik, zihinsel engellilik ve nörolojik engellilik gibi çeşitli türleri bulunmaktadır.
"Özürlü" ise, genellikle engellilik durumunu tanımlamak için kullanılan eski bir terimdir. Ancak günümüzde, "özürlü" kelimesinin, toplumda negatif ve küçümseyici bir anlam taşıdığı düşünülmektedir. Özürlü terimi, insanların kendilerinde bir eksiklik ya da kusur olduğunu hissettirebilir, bu nedenle pek çok uzman ve engelli bireyler, "özürlü" teriminin kullanılmasını tercih etmezler. Bunun yerine, daha saygılı ve olumlu bir dil kullanarak "engelli" ifadesi tercih edilmektedir.
Engelli ve Özürlü Terimlerinin Kullanımı Arasındaki Farklar
Engelli ve özürlü terimleri arasındaki farklar yalnızca dilde değil, anlamda da belirgindir. Engelli terimi, daha nötr bir dil kullanımıyla, bireylerin yaşadığı güçlükleri objektif bir şekilde ifade eder. Engelli birey, eksik veya kısıtlı bir yeteneğe sahip olduğu için belirli aktivitelerde ve toplumsal yaşamda zorluklar yaşayabilir. Bu tanım, kişinin kendisini bir "kusur" olarak görmemesi ve toplumsal entegrasyonunun sağlanmasına olanak tanır.
Özürlü terimi ise, bir bireyi bir şekilde "kusurlu" ya da "eksik" olarak tanımlama eğilimindedir. Bu ifade, çoğunlukla olumsuz bir izlenim bırakabilir ve engelli bireylerin kendilerini dışlanmış ya da eksik hissetmelerine yol açabilir. Son yıllarda, engellilikle ilgili toplumsal algının olumlu yönde değişmesiyle birlikte, "özürlü" terimi, daha çok eski bir dil kullanımı olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, "engelli" teriminin daha yaygın ve kabul görmüş bir kullanım haline geldiği söylenebilir.
Engellilik Türleri ve Özellikleri
Engellilik, çeşitli türlerde ve farklı derecelerde olabilir. Bir bireyin engelliliği, fiziksel, zihinsel, duyusal ya da psikolojik anlamda farklı boyutlarda olabilmektedir. Engellilik türleri, bireyin yaşamını etkileme şekline göre çeşitlenebilir.
1. **Fiziksel Engellilik**: Bu tür engellilik, bireyin vücut fonksiyonlarının normal işleyişini etkiler. Örneğin, bir kazadan sonra kolların veya bacakların işlevsizlik kazanması, fiziksel engelliliğe örnek gösterilebilir. Bu tür engellilikler, hareket etme, yürüme veya taşıma gibi günlük aktiviteleri zorlaştırabilir.
2. **Zihinsel Engellilik**: Zihinsel engellilik, bireyin düşünsel süreçlerinde yavaşlama, sınırlı öğrenme kapasitesi ve düşük zeka seviyeleri ile kendini gösterir. Bu tür engellilik, kişinin sosyo-duygusal gelişimini ve toplumsal ilişkilerini etkileyebilir.
3. **Duyusal Engellilik**: Duyusal engellilik, kişinin görme, işitme veya dokunma gibi duyularında kayıplar yaşaması sonucu ortaya çıkar. Örneğin, körlük veya sağırlık bu tür engellilikler arasında yer alır. Duyusal engellilik, bireyin çevresiyle iletişim kurma şekli üzerinde önemli etkiler yaratabilir.
4. **Psikolojik ve Nörolojik Engellilik**: Psikolojik engellilik, kişinin zihinsel sağlık durumuyla ilgilidir. Depresyon, anksiyete bozuklukları ve şizofreni gibi psikolojik rahatsızlıklar, bireyin yaşam kalitesini etkileyebilir ve toplumsal entegrasyonlarını zorlaştırabilir.
Engelli Bireylerin Toplumsal Entegrasyonu
Engelli bireylerin topluma entegrasyonu, yalnızca fiziksel erişilebilirlikten ibaret değildir. Eğitim, iş hayatı, sağlık hizmetleri ve sosyal yaşantı gibi alanlarda da eşit fırsatlar sunulmalıdır. Bu bağlamda, engelli bireylerin toplumsal yaşamda yer alabilmesi için devlet politikaları, toplumun genel tutumu ve bireylerin bilinçlenmesi kritik öneme sahiptir.
Toplumsal entegrasyon, engelli bireylerin haklarının korunması ve onlara saygı gösterilmesi açısından büyük önem taşır. Bu konuda, engelli bireylerin eğitim alma hakları, sağlık hizmetlerinden faydalanma olanakları ve istihdam fırsatlarına erişim gibi pek çok başlık gündeme gelmektedir. Engelli bireylerin toplumda eşit bireyler olarak kabul edilmesi, daha kapsayıcı bir toplum oluşturulmasında temel bir rol oynar.
Engelli Bireyler İçin Hukuki Düzenlemeler
Engelli bireylerin hakları, dünya genelinde çeşitli hukuk sistemlerinde düzenlenmiştir. Birçok ülke, engelli bireylerin toplumsal hayata katılımını sağlamak amacıyla yasalar çıkarmış ve politikalar geliştirmiştir. Türkiye'de de engelli bireylerin haklarını korumak amacıyla 2005 yılında "Engelliler Kanunu" kabul edilmiştir. Bu kanun, engelli bireylerin eğitime erişimi, iş hayatında yer alabilmesi, fiziksel engellerin kaldırılması ve sosyal yaşamda daha aktif bir şekilde yer alabilmesi için bir dizi düzenlemeyi içermektedir.
Ayrıca, uluslararası düzeyde de Birleşmiş Milletler Engelli Hakları Sözleşmesi gibi belgeler, engelli bireylerin haklarını güvence altına almak için önemli bir referans kaynağıdır. Bu tür düzenlemeler, engelli bireylerin yaşamlarını daha bağımsız ve sağlıklı bir şekilde sürdürebilmesine olanak sağlar.
Sonuç
Engelli ve özürlü terimleri arasındaki farklar, dilin gücünü ve toplumsal algıyı yansıtmaktadır. Engelli bireyler, toplumda eksiklik olarak görülmemeli, aksine onların farklı ihtiyaçlarına saygı gösterilerek desteklenmelidir. Toplumsal farkındalık, engelli bireylerin daha iyi yaşam koşullarına sahip olmalarını ve toplumsal yaşama tam anlamıyla katılabilmelerini sağlamak adına kritik bir faktördür. Özürlü terimi ise, eskiden kullanılan ancak zamanla yerini daha saygılı ve doğru bir dil kullanımı olan "engelli" terimine bırakmıştır. Engellilik, yalnızca bir bireyin fiziksel ya da zihinsel durumunu değil, toplumsal yapıyı, erişilebilirliği ve eşitliği de ilgilendiren çok boyutlu bir olgudur.