Yeni başlayan hobiciler çoğu zaman öncelikle japon balıkları ve canlıdoğuranlar ile akvaryumlarını renklendirirler. Peki bu seçim ne derece doğrudur?
Seçim yapmak istiyorsak önce nelere göre seçeceğimize, yani kriterlerimize karar vermeliyiz. İlk sırada su şartlarına dayanım gelir. Su değerlerindeki (sıcaklık, pH, klor) uygunsuzluklara ve/ya da değişimlere balığın iyi derecede tolere etmesi gerekir. İkinci özellik balığın karakteridir. Balık akvaryumda saldırgan, huzur bozucu tavırlar sergilememelidir. Üçüncü özellik ise balığın geldiği boydur. Pek çok küçük sevimli balık yeni başlayanların genelde seçtiği küçük akvaryumlara birkaç ay içerisinde sığmaz hale gelebilirler. Bunlar dışında sırasıyla; hastalıklara karşı dayanım, beslenme tarzı, yem seçmesi doğal koşullarındaki günlük değişimleri (ışık, sıcaklık gibi) gelir. Bu kriterler arasında üreme kolaylığı yoktur. Üreme yeni başlayan hobicinin düşünmesi gerekli olan son şeydir. Önemli olan balığın kaliteli bir hayat sürmesidir.
Bu bağlamda canlıdoğuranları incelediğimizde gerek su değerlerindeki hassasiyetleri, gerekse de hastalıklara karşı dayanıksız olmaları sebebiyle. Canlı doğuranların asla kolay balıklar olmadığı bilinmelidir. Küçük cüsseleri sebebiyle hastalığa karşı fazla direnç de gösteremez çok çabuk ölürler. Kolay üremeleri insanları cezbetse de, başardım sandırsa da bu bir kandırmacadır. Kolay üremesi ile balığın basit bir balık olması arasında bir bağlantı yoktur.
Japon balıklarına göz attığımızda daha iyimser bir tablo görüyoruz. Zaten daha fazla dayandıkları için küçücük fanuslara canlıdoğuran koyulamazken, japon balığı koyulabiliyor. Japon balığının su değerlerine çok iyi tolere ettiğini söyleyebilirim. Hızlı bir süreçte olmasa da büyük boyutlara ulaşır, büyük boyutlarda su koşullarında daha hızlı bozulmaya sebep olabilir bu nedenle akvaryum küçükse büyük balık alınmamalıdır. Japon balığında dikkat edilmesi gerekli olan nokta uzun süreler akvaryumda yapay seleksiyonla üretilmiş inci gövde, balon göz gibi balıkların diğer vahşi olanlara yakınlara nazaran daha dayanıksız olmasıdır. Bağışıklık sistemleri daha zayıf olduklarından su koşullarından daha kolay etkilenebilip, hastalıklara da daha kolay yakalanabiliyorlar. Bu yüzden turuncu düz japon ya da en azından altınbaş gibi nispeten daha dayanıklı olanları seçilmelidir.
Amerikan Zebra da sık kullanılacak olan bir başlangıç balığıdır. Su şartlarına tolere olsun, geldiği boyut olsun yeni başlayan balığı olmak için çok idealdir. Ancak ne yazık ki özellikle küçük akvaryumlarda çok ciddi kavga ve ölümlere sebebiyet verip yeni hobicileri hobiden soğutabilir. Bu bağlamda uyumlu bir çift almak son derece önemlidir. Kimi zaman çiftler arasında dahi ciddi kavgalar yaşanabilmektedir.
Tetrazon; Amerikan Zebra ile benzer özelliklerinde, dayanıklı fakat sert bir balıktır. Akıntı ve geniş yüzme alanı gibi istekleri de olduğundan Tetrazon da yeterli boyutta bir akvaryum ve yeterli sayıda tetrazon yoksa iyi bir seçim olmayacaktır. Üstelik diğer balıklara da huzursuzluk verirler.
Melekler dayanım, su şartlarına tolere ve sertlik bakımından ideal olmasa da, iyi bir yeni başlayan hobici balığıdır. Dikkat edilmesi gerkeen husus hızlı büyüdüğünden ve yüksekliğinden dolayı hacimli ve yüksek akvaryumlar gerektirdikleridir.
Köpek Balıkları ise aşırı hızlı büyüdüğünden dolayı diğer özelliklerine dahi bakılmadan düşünülmemesi gerekli olan bir balıktır.
Amerikan Cüce cichlidleri; su şartlarına fazla tolere edemeyen, fazla yem seçen balıklar olduğundan üstelik de ülkemize gelen balıkların çok büyük yüzdesi sağlıksız olduğundan yeni başlayanlar için uzak durulması gerekli olan türlerdendir.
Afrika cüce cichlidlerinden Kribensis ise; koşullara uyumu, barışçıl yapısı, uygun boyutu ve hastalığa dayanımı sebebiyle ideal bir yeni başlayan balığıdır.
Neon, kırmızı burun gibi Amerikan Tetraları su şartlarına bir hayli duyarlı, fazla hata kaldırmayan balıklar olduklarından yeni başlayan hobicilerce seçimi uygun olmayacaktır.
Seçim yapmak istiyorsak önce nelere göre seçeceğimize, yani kriterlerimize karar vermeliyiz. İlk sırada su şartlarına dayanım gelir. Su değerlerindeki (sıcaklık, pH, klor) uygunsuzluklara ve/ya da değişimlere balığın iyi derecede tolere etmesi gerekir. İkinci özellik balığın karakteridir. Balık akvaryumda saldırgan, huzur bozucu tavırlar sergilememelidir. Üçüncü özellik ise balığın geldiği boydur. Pek çok küçük sevimli balık yeni başlayanların genelde seçtiği küçük akvaryumlara birkaç ay içerisinde sığmaz hale gelebilirler. Bunlar dışında sırasıyla; hastalıklara karşı dayanım, beslenme tarzı, yem seçmesi doğal koşullarındaki günlük değişimleri (ışık, sıcaklık gibi) gelir. Bu kriterler arasında üreme kolaylığı yoktur. Üreme yeni başlayan hobicinin düşünmesi gerekli olan son şeydir. Önemli olan balığın kaliteli bir hayat sürmesidir.
Bu bağlamda canlıdoğuranları incelediğimizde gerek su değerlerindeki hassasiyetleri, gerekse de hastalıklara karşı dayanıksız olmaları sebebiyle. Canlı doğuranların asla kolay balıklar olmadığı bilinmelidir. Küçük cüsseleri sebebiyle hastalığa karşı fazla direnç de gösteremez çok çabuk ölürler. Kolay üremeleri insanları cezbetse de, başardım sandırsa da bu bir kandırmacadır. Kolay üremesi ile balığın basit bir balık olması arasında bir bağlantı yoktur.
Japon balıklarına göz attığımızda daha iyimser bir tablo görüyoruz. Zaten daha fazla dayandıkları için küçücük fanuslara canlıdoğuran koyulamazken, japon balığı koyulabiliyor. Japon balığının su değerlerine çok iyi tolere ettiğini söyleyebilirim. Hızlı bir süreçte olmasa da büyük boyutlara ulaşır, büyük boyutlarda su koşullarında daha hızlı bozulmaya sebep olabilir bu nedenle akvaryum küçükse büyük balık alınmamalıdır. Japon balığında dikkat edilmesi gerekli olan nokta uzun süreler akvaryumda yapay seleksiyonla üretilmiş inci gövde, balon göz gibi balıkların diğer vahşi olanlara yakınlara nazaran daha dayanıksız olmasıdır. Bağışıklık sistemleri daha zayıf olduklarından su koşullarından daha kolay etkilenebilip, hastalıklara da daha kolay yakalanabiliyorlar. Bu yüzden turuncu düz japon ya da en azından altınbaş gibi nispeten daha dayanıklı olanları seçilmelidir.
Amerikan Zebra da sık kullanılacak olan bir başlangıç balığıdır. Su şartlarına tolere olsun, geldiği boyut olsun yeni başlayan balığı olmak için çok idealdir. Ancak ne yazık ki özellikle küçük akvaryumlarda çok ciddi kavga ve ölümlere sebebiyet verip yeni hobicileri hobiden soğutabilir. Bu bağlamda uyumlu bir çift almak son derece önemlidir. Kimi zaman çiftler arasında dahi ciddi kavgalar yaşanabilmektedir.
Tetrazon; Amerikan Zebra ile benzer özelliklerinde, dayanıklı fakat sert bir balıktır. Akıntı ve geniş yüzme alanı gibi istekleri de olduğundan Tetrazon da yeterli boyutta bir akvaryum ve yeterli sayıda tetrazon yoksa iyi bir seçim olmayacaktır. Üstelik diğer balıklara da huzursuzluk verirler.
Melekler dayanım, su şartlarına tolere ve sertlik bakımından ideal olmasa da, iyi bir yeni başlayan hobici balığıdır. Dikkat edilmesi gerkeen husus hızlı büyüdüğünden ve yüksekliğinden dolayı hacimli ve yüksek akvaryumlar gerektirdikleridir.
Köpek Balıkları ise aşırı hızlı büyüdüğünden dolayı diğer özelliklerine dahi bakılmadan düşünülmemesi gerekli olan bir balıktır.
Amerikan Cüce cichlidleri; su şartlarına fazla tolere edemeyen, fazla yem seçen balıklar olduğundan üstelik de ülkemize gelen balıkların çok büyük yüzdesi sağlıksız olduğundan yeni başlayanlar için uzak durulması gerekli olan türlerdendir.
Afrika cüce cichlidlerinden Kribensis ise; koşullara uyumu, barışçıl yapısı, uygun boyutu ve hastalığa dayanımı sebebiyle ideal bir yeni başlayan balığıdır.
Neon, kırmızı burun gibi Amerikan Tetraları su şartlarına bir hayli duyarlı, fazla hata kaldırmayan balıklar olduklarından yeni başlayan hobicilerce seçimi uygun olmayacaktır.