Türkiye'deki kitap okuma oranı kaç ?

Ela

New member
Türkiye’de Kitap Okuma Oranı: Sayfalar Arasında Kaybolmak mı, Yoksa "Kitaplar Benim Dünyam" mı?

Herkesin bir “kitap okuma” hikayesi vardır. Kimisi sabah kahvesini yudumlarken bir romanın sayfalarını çevirirken, kimisi gece yatmadan önce gözlüğünü takıp “sadece şu bölümü” okumak ister. Ama bir gerçek var ki, Türkiye’de kitap okuma oranı başlı başına ilginç bir konu. Hepimiz bir şekilde okuyoruz, ama gerçekte ne kadar okuyoruz? Evet, işte bu sorunun cevabı, ülkenin okuma alışkanlıkları hakkında daha fazla şey keşfetmek isteyenler için sabırsız edici bir araştırma konusu. Kitap okuma oranı dedik, ama acaba gerçekten okuyor muyuz, yoksa sadece kitapları mı seviyoruz?

Erkekler, Kitaplar mı Strateji mi? "Bir Kitap, Bir Plan!"

Türkiye’deki erkeklerin kitap okuma alışkanlıkları üzerine yapılan araştırmalar oldukça dikkat çekici. Erkeklerin, genelde kitapları birer strateji olarak görmesi şaşırtıcı değil. Aksiyon, bilim kurgu ya da tarih kitapları… Erkek okurları bu türlerde görmek pek alışıldık bir durum. Ancak stratejik düşünme tarzı sadece kitap türlerinden ibaret değil, erkeklerin okuma şekilleri de birer plan gibi. Okumak, hedefe yönelik bir aktiviteye dönüşüyor. “Hedef 100 sayfa!” deyip yola çıkan bir okurun, bazen karşısına koca bir macera çıkabiliyor. Bu bir meydan okuma gibi adeta!

Evet, belki bazı erkekler, kitaplardan aldıkları zevki genellikle “başarı”dan alıyor. Her sayfa bir kazanım, her bitirilen kitap bir zafer. Ama şunu unutmayalım: Erkeklerin kitaba yaklaşımı sadece “yapılacak işler listesi”nden ibaret değil. Bir kısım erkek okur, içine gömüldüğü kitaptan felsefi anlamlar da çıkarabiliyor. Ancak “kitap bitti, şimdi ne yapıyoruz?” sorusunun cevabını aramak da hep var. Her durumda, erkeklerin kitapları “stratejik bir düşünme” aracı olarak kullanması, oldukça yaygın bir alışkanlık.

Kadınlar, Kitaplar Arasında Empati mi Kuruyor? “Bu Kitap Beni Anladı”

Kadınların kitap okuma alışkanlıklarına gelince, işler biraz daha duygusal bir boyuta geçiyor. Kadın okurlar, kitapları adeta bir arkadaş gibi görüyorlar. Kitapların sayfalarında kaybolmak, bir anlamda “duygusal bir yolculuk” yapmayı ifade ediyor. Empati, kadınların kitapla kurduğu ilişkiyi tanımlayan en önemli kelimelerden biri. Bu, özellikle roman türünde bariz bir şekilde görülüyor. Kadınlar, karakterlerle derin bağlar kurarak, olayların duygusal etkilerini daha çok hissediyorlar. Olayların sadece sırasına odaklanmak yerine, karakterlerin içsel dünyalarıyla ilgili düşünceler geliştirebiliyorlar.

Birçok kadın okur için kitaplar sadece bilgi edinme aracı değil; aynı zamanda kendi içsel yolculuklarını anlamalarına yardımcı olan birer araç. Kitapların her bir sayfası, kadın okurların bir insanı ya da bir durumu daha iyi anlamalarına olanak tanıyor. Bir kadının okuduğu kitapta bir karakterin içsel çatışmalarını, yaşadığı hayal kırıklıklarını okurken, belki de bir kadının kendisiyle ilgili bir şeyleri daha iyi kavramasına olanak sağlıyor. Bu yönüyle kadın okurlar, kitaplarla daha duygusal bağlar kuruyor ve okuma, kişisel gelişimlerinin bir parçası haline geliyor.

Genel Durum: Kitap Okuma Kültürü, Yoksa Bir Moda mı?

Türkiye’de kitap okuma oranları son yıllarda biraz daha artmış olsa da, bu oran hâlâ düşük seviyelerde kalıyor. Okuma alışkanlıkları, ne yazık ki büyük oranda metropol şehirlerle sınırlı kalıyor. Kitap okuma oranı arttı, ama gerçekten kitaplara olan ilgiyi her köşe başında görmek mümkün mü? Maalesef, hala alışveriş yaparken kitapların yerine telefon ekranına gömülen bir toplumda yaşıyoruz.

Daha geniş bir bakış açısıyla, kitap okuma oranındaki artışı “bir moda akımı” olarak görmek de mümkün. Kitapların “trend” haline gelmesi, bazı kişileri kitap okumaya teşvik etmiş olsa da, bu okuma alışkanlıkları kalıcı hale gelmiş değil. İnsanlar, birkaç sayfa okuduktan sonra bir kenara bırakabiliyor. Belki de bu yüzden, kitap okuma oranlarının artması, derin bir kültürel dönüşüm yerine, sadece yüzeysel bir eğilim olarak kalabiliyor.

Neden Kitap Okumalıyız? Kitaplar, Beynimiz İçin Geliştiren Egzersizlerdir!

Kitap okuma oranının düşük olmasının en büyük sebeplerinden biri de, insanların genellikle hızlı tüketim toplumunun etkisi altında olmalarıdır. Dijital dünya, sabırsız ve anlık tatmin arayışını körüklüyor. Ama şunu unutmamak gerekir ki, kitap okumak yalnızca bilgi edinmekle kalmaz; aynı zamanda zihni geliştirir, empati kurma yeteneğini artırır ve yaşamı daha derin bir şekilde anlamamıza yardımcı olur. Kitaplar, beynimizin jimnastiği gibidir. Beyin, ne kadar zorlayıcı düşüncelerle karşılaşırsa, o kadar gelişir.

Kitap okumanın faydaları saymakla bitmez. Düşünsel esneklik, empatik anlayış, hayal gücü… Kitaplar bu yönleriyle insanı sadece daha bilgili değil, aynı zamanda daha derinlemesine düşünmeye teşvik eden birer araçtır.

Sonuçta Ne Diyoruz? Kitaplar Bizim Dünyamız, Ama…

Kitap okuma oranı meselesi, aslında yalnızca bireysel bir alışkanlık değil, toplumsal bir kültür sorunudur. Herkesin kitaplara bakışı farklı, herkesin okuma alışkanlıkları kişisel tercihlere dayanıyor. Erkekler stratejik düşünürken, kadınlar duygusal bağlar kuruyor ve kitaptan farklı zevkler alıyorlar. Kitaplar, herkes için farklı anlamlar taşıyor. Türkiye’de kitap okuma oranının artması, aslında sadece kitapların birer hobi değil, bir yaşam biçimi olarak kabul edilmesiyle mümkün olacaktır. O zaman belki de bu oran biraz daha yukarıya doğru ivme kazanabilir.

Ama şunu unutmayalım, bir kitap okuduktan sonra ne kadar süre bu kitabı hatırlayacağız, o da ayrı bir soru…
 
Üst